Skip links

Bozulmuş veya Değiştirilmiş Gıda veya İlaçların Ticareti Suçu

Madde 186- (1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

A. GENEL AÇIKLAMALAR

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘’Topluma Karşı Suçlar’’ başlıklı üçüncü kısmının, ‘’Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar’’ başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiş bir suç tipidir.

Bu bağlamda, Kanun’un üçüncü bölümünde Zehirli Madde Katma (TCK m.185) ve Bozulmuş ve Değiştirilmiş Gıda veya İlaçların Ticareti (TCK m. 186) suçları, gıda suçları olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar Bölümünde gıda suçlarından başka, ilaçlara ilişkin suçlar (TCKm.187) ve uyuşturucu maddelere ilişkin suçlar (TCK m.188 vd.) da yer almaktadır.

Önemle ifade etmek gerekir ki gıda suçları, 765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu’nda “Ammenin Selameti Aleyhinde Cürümler” başlıklı yedinci bapta “Umumun Sıhhatine, Yenecek ve İçecek Şeylere Mütaallik Cürümler” başlıklı üçüncü fasılda düzenlenmiş bulunmaktaydı. Sonrasında 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle beraber, kısım başlığı ‘’Topluma Karşı Suçlar’’ olarak değiştirilmiş, bölüm başlığı da genel olarak yalnızca “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” olarak adlandırılmıştır.

Netice itibariyle de, önceki 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 394. ve 399.maddelerinde düzenlenen suçlara ilişkin 185. Madde; Kanun’un 395, 396 ve 400. maddelerinde düzenlenen suçlara ilişkin ise 186. Madde, yeni Kanun ile düzenlenerek yürürlüğe girmiştir.

Bir gıda suçu olarak TCK m. 186’da, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin veya ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması suç olarak tanımlanmış olup, bu bağlamda işbu suç, zarar değil bir tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.

Nitekim zarar suçlarında, tipik eylemle suç konusunun bir zarara uğraması gerekirken (örneğin mala zarar verme suçu); tehlike suçlarında hareket nedeniyle meydana gelen sonucun suç konusu bakımından bir zararı meydana getirme tehlikesi söz konusudur. Bu çerçevede, kişinin sağlığına bir zarar gelmese bile, tüm diğer unsurların da vücut bulmasıyla beraber, failin, suç tipinde tanımlanan hareketleri yapması yeterli olacak ve eyleminden kaynaklı olarak cezalandırılması gerekecektir.

B. KORUNAN HUKUKSAL YARAR

Türk Ceza Yasası’nın 186. maddesinde düzenlenen suç ile, esasen kamunun sağlığı korunmak istenmektedir. Sağlık hakkı, Anayasal bir hak olup (Anayasa m. 56) bir kişi ile sınırlı tutulması mümkün değildir. Bu bağlamda işbu düzenleme ile, bütün toplumun sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının korunmak istendiği açıktır.

C. TİPİKLİĞİN OBJEKTİF UNSURLARI (MADDİ UNSUR)

I. FAİL VE MAĞDUR

Suçun faili herkes olabilir. Madde metninde de ‘’…kimseye’’ ifadesi kullanılmakta olduğundan, suçun herkes tarafından işlenebileceği açıkça belirtilmiştir.

Bozulmuş ve Değiştirilmiş Gıda veya İlaçların Ticareti suçu bir ekonomik suç olmakla beraber, örneğin zimmet suçu gibi bir özgü suç değildir ve bu bağlamda da herkes tarafından işlenebileceğinin kabulü gerekir.

Tüzel kişilerin hareket yeteneği olmadığından, suçun failinin bir tüzel kişilik olması da mümkün değildir. Her ne kadar, doktrinde tüzel kişilerin ceza hukuku alanında hareket yeteneğine sahip olup olmadıkları konusu tartışmalıysa da; TCK’nın ‘’Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği’’ başlıklı 20.maddesinin 2. fıkrasında yer alan ‘’Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanmaz.’’ şeklindeki ifade ile, tüzel kişilerin cezai sorumluluğunun bulunmadığının göstergesidir.

Bu çerçevede işbu suç bakımından, tüzel kişilikler yönünden TCK m. 60’ta düzenlenen güvenlik tedbirlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Nitekim, TCK m.60/4,’’Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hallerde uygulanır.’’ hükmüne amir olup, TCK m.186’da tüzel kişiler yönünden ayrıca güvenlik tedbirlerinin uygulanacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, işbu suçun tüzel kişilik faaliyetleri kapsamında işlenmesi durumunda, tüzel kişilik yönünden TCK 60. maddedeki tedbirler uygulanamaz.

Bu suçun birey olarak mağduru bulunmaz. Kamuya karşı işlenen bir suç olması sebebiyle bu suç bakımından zarar görenden söz edilebilir. Ancak önemle ifade etmek gerekir ki, bu suç, birey olarak bir ya da birden fazla kişinin zarar görmesine neden olursa ( ölüm ya da yaralama gibi) bu halde ayrıca bu suçun oluşacağına ve TCK m. 186’da suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış şeklinin de düzenlenmemiş olduğu nazara alındığında, bireye karşı işlenen diğer suç yönünden de failin cezalandırılması gerekecektir.

Yine hükümde, “Kişilerin…” ibaresi yer aldığından, bu suç, ancak bir insana karşı işlenebilecektir. Örneğin, bir kedinin hayat veya sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş gıdanın satılması durumunda, bu suç değil, koşulları varsa mala zarar verme suçu oluşacaktır.

II. SUÇUN KONUSU

İşbu suçun konusunu bozulmuş, değiştirilmiş her türlü yenilecek, içilecek şeyler ile ilaçlar oluşturmaktadır. Yenilecek veya içilecek şeyler ifadesinden her türlü gıda maddesi, insan tarafından tüketilen besin olarak anlaşılmalıdır; ilaç ise, bir hastalığı iyileştirmek veya önlemek için kullanılan madde, ürün, karışım olarak anlaşılmalıdır.

Bu bağlamda, bozulmanın veya değişimin kendiliğinden oluşması ile dışarıdan bir müdahaleyle oluşmasının bir önemi yoktur.

Failin, suça konu gıda maddesini veya ilacı bizzat kendisinin bozmuş veya değiştirmiş olması da gerekmez. Önemli olan, suç konusu gıda maddesinin veya ilacın bozulmuş ya da değişime uğramış olmasıdır.

III. FİİL

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Kanun metninde satmak, tedarik etmek ya da bulundurmak hareketleri seçimlik olarak düzenlenmiştir.

Çok hareketli suçların aksine seçimli hareketli suçlarda, suçun tanımında birden çok hareket gösterilmiş olmakla beraber suçun oluşması için bu hareketlerin birçoğunun yapılması gerekmez; bu hareketlerden birinin yapılması yeterlidir ve suç oluşur.

Önemle ifade etmek gerekir ki, bu tür suçlarda kanun metninde yer alan hareketlerden birden çoğunun yapılması durumunda da, suçun sayısında bir değişiklik olmayacaktır. Birden çok hareket olsa da burada tek bir suç vardır; yalnızca şartları oluştuğu takdirde TCK m.43 uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması veya şüphesiz ki takdir yetkisi Mahkemeye ait olmakla beraber, hakim tarafından üst sınırdan ceza tayin edilmesi gündeme gelebilecektir.

Aynı zamanda, bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, serbest hareketli bir suçtur. Kanun, suçun gerçekleşmesinde hareketin niteliğini göstermemiştir. Fail tarafından satma, tedarik etme, bulundurma fiilleri herhangi bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Suç, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatı değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin ya da ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması halinde tamamlandığından ayrıca somut tehlike suçudur. Bu çerçevede soyut tehlike suçlarının aksine somut tehlike suçlarında, hareketin suç konusu bakımından maddi olayda gerçek bir zarar tehlikesini meydana getirmiş olup olmadığının hakim tarafından araştırılması gerekir. Oysa, soyut tehlike suçlarında, suç tipinde tanımlanan hareketin yapılması yeterlidir ve hakim tarafından suç konusu üzerinde gerçekten bir tehlikenin meydana gelip gelmediğinin araştırılıp saptanmasına gerek yoktur. Bu bilgiler zımnında, suçun somut tehlike suçu olması, seçimlik hareketlerden önce bir ‘’ön koşul’’ gerçekleşmesini zorunlu kılmaktadır.

1.) Ön Koşul

Tüketime sunulan gıda veya ilaçların ticareti suçunun oluşabilmesi için, her tür yenilecek veya içilecek şeylerin ya da ilâçların, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatı değiştirilmiş olması gerekir.

Bu bağlamda, TCK m. 186 uyarınca failin cezalandırılabilmesi için suç konusu gıda veya ilaçların kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş olması ve böylece de somut bir tehlikenin oluşması gerekir. Gıda ya da ilaç bozulmuş ya da değiştirilmiş olmakla birlikte kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokmuyor ise eylemi tipe uygun olarak kabul etmek mümkün değildir. Şüphesiz ki bu ön koşul, hakim tarafından araştırılacak ve bir uzman bilirkişi tarafından tespit edilecektir.

Bu nedenle, suçun maddi unsurları gerçekleşse dahi, tüketime sunulan (ticareti yapılan) gıda veya ilaçların bu özelliğe sahip olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, işbu tespit neticesinde kişinin sorumlu olup olmayacağı belirlenecektir.

2.) Satma

Satma fiili şeklinde belirtilen maddi unsur, ancak icrai bir hareket ilegerçekleşebilir. Bu bağlamda satma kavramını, ticari bir satış sözleşmesi olarak anlamak gerekir. Nitekim madde başlığında açıkça ‘’…ticareti’’ ifadesi yer almakta olup, satımın ticari olduğu belirtilmiştir. Satış sözleşmesinin yapılış şekli, yapıldığı zaman ve yer önemli değildir.

Aynı şekilde, satış sözleşmesi yapıldıktan sonra alıcının ücreti ödememesi suçun oluşmasına engel teşkil etmemektedir. Satılan malın mülkiyetinin veya zilyetliğinin devri suçun oluşması için zorunlu değildir.

3.) Tedarik Etme

Tedarik etme; ‘’kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları’’ başkalarının kullanabileceği, ulaşabileceği imkânı sağlama şeklinde anlaşılmalıdır.

Tedarik etme bir bedel karşılığı olabileceği gibi bedelsiz de olabilir.

4.) Bulundurma

Bulundurma; ‘’kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları’’ kişinin üst, eşya, ev, iş yeri veya ona ait kapalı veya açık her hangi bir yerde her an ulaşabileceği şekilde saklama veya tutma şeklinde anlaşılmalıdır. Muhafaza edilen yer ev, ambar, şişe veya kap gibi herhangi bir yer olabilir

Önemle ifade etmek gerekir ki, bulundurma tedarik etmeden farklıdır. Tedarik etmede, söz konusu gıda veya ilaçlar her an ulaşılabilecek bir yerde değildir, üzerinde bir tasarruf yetkisi yoktur. Bulundurma da ise, kişi her an ya da istediği an her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçlara ulaşma ya da tasarrufta bulunma imkânına sahiptir. Başka bir ifadeyle, zilyet durumdadır.

Her ne kadar bazı durumlarda, bulundurma ve tedarik etme kavramlarının net olarak ayırt edilmesi zor olsa da, somut olayda bulundurma veya tedarik etme eylemlerinin tam olarak ayırt edilemediği durumlarda dahi suçun seçimlik hareketli bir suç olması nedeniyle, failin eylemden kaynaklı olarak cezalandırılabileceği açıktır. Ancak bu durumda da tedarik etmenin kesintili, bulundurmanın ise kesintisiz bir eylem niteliği taşıdığı gözden kaçırılmamalı ve nitelendirmenin de bu ayrıma göre yapılması gerekir.

IV. SUÇUN NİTELİKLİ HALİ

İşbu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi, cezayı ağırlaştıran bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Söz konusu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından hangi meslek ve sanatın icrasının resmi izne dayalı olarak icra edileceğinin belirlenmesi zorunludur. Nitekim, TCK m.186/2’de sadece resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrasından söz edilmekte ancak resmi izni verecek mercie ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.

Bu bağlamda madde metninde belirtilen izni, Barolar (1136 sayılı Avukatlık Kanunu m. 76), Türkiye Bankalar Birliği (5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 79), Türkiye Noterler Birliği (1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 163), Türk Eczacılar Birliği (6643 sayılı Kanun m. 1), gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından verilen izinler olarak kabul etmek mümkündür.

Ç. TİPİKLİĞİN SUBJEKTİF UNSURLARI (MANEVİ UNSUR)

Suç ancak özel kastla işlenebilir.

Fail, kişilerin yaşamı ve sağlığı için tehlike oluşturacak gıda maddelerini veya ilaçları satma, tedarik etme ya da bulundurma eylemini ticari amaçla gerçekleştirmek durumundadır. TCK m. 186’nın başlığında açıkça ‘’ticaret’’ ibaresinden bahsedilmektedir ve özel bir amacın güdülmesinin gerektiği açıktır.

Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Özellikle kastın kural, taksirin ise istisnai olduğu ve taksirin cezalandırılabilmesi için hüküm bulunmasının gerektiği de nazara alındığında, suçun taksirle işlenemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

D. HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hukuka aykırılığın kapsamını, yalnızca Türk Ceza Kanunu’na değil, tüm hukuk düzenine aykırılık olarak anlamak gerekir. Dolayısıyla, bir suçtan bahsedilebilmesi için eylemin hukuka aykırı olması gerekir. Suç, kanun koyucunun hukuka aykırı eylemler içinden seçerek, pozitif bir ceza normuyla korumakta yarar gördüğü eylemdir.

Bu bağlamda, hukuka uygunluk nedenlerinden herhangi birinin bulunması durumunda, tipe uygun eylem hukuka aykırı olmayacağından kişinin cezalandırılması mümkün değildir. Nitekim suçun yapısal unsurları tipe uygun eylem, hukuka aykırılık, kusurluluk ve illiyet rabıtası olduğundan, eylemin hukuka uygun olması durumunda bir suçtan söz edilemeyecektir.

İşbu suç yönünden bir hukuka uygunluk sebebi bulunmamakla beraber, yalnızca, mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni tartışılabilir. Ancak bu suçun oluşması için, içeriği değiştirilmiş veya bozulmuş ilaçları satın alan tüketicinin gıda veya ilaçların bu özelliğe sahip olduğunu bilmesi ve buna rıza göstererek almasının bir önemi bulunmadığından, kanımızca, rıza fiili hukuka uygun hale getirmeyecektir.

E. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

I. TEŞEBBÜS

Suçun teşebbüse uygun olup olmadığı seçimlik hareketler yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Nitekim, satma fiili şeklinde gerçekleşen maddi unsurda suç, satış sözleşmesinin yapıldığı anda tamamlanır. Dolayısıyla, örneğin satış sözleşmesine başlanıp dış engel dolayısıyla satışın tamamlanamaması durumunda; bulundurma seçimlik hareketinden dolayı kanımızca teşebbüs mümkün olmayacak ve failin tamamlanmış suçun cezasıyla cezalandırılması gerekecektir.

Öte yandan tedarik etme fiili, ani suç niteliğindedir ve tedarik etmek amacıyla gıda veya ilaç getirilirken bunun dış etkenlerden dolayı tamamlanamaması durumunda kanımızca eylem, teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.

Bulundurma eylemi yönünden ise, mütemadi (kesintisiz) suç olması nedeniyle teşebbüs mümkün değildir. Nitekim eylemden doğan tipik sonuç gerçekleşir gerçekleşmez (konumuz yönünden bulundurma ile) suç tamamlanmış olacaktır.

Sürekliliğin devamı sırasında, suçun tamamlanmadığından bahisle teşebbüs hükümleri uygulanamaz. Kanımızca, teşebbüs hükümlerinin işbu suç yönünden uygulanıp uygulanamayacağının tespiti için, öğretide suç yolu olarak da adlandırılan (iter criminis) suçun gerçekleşme aşamalarının iyi değerlendirilmesi ve özellikle de hazırlık hareketleri ile icra hareketlerin ayrımının iyi yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, hareketlerin kısımlara ayrılabildiği durumlarda, teşebbüs hükümlerinin uygulanabileceğine mutlaka dikkat edilmeli ve nitelendirme yapılırken ihtiyatlı yaklaşılmalıdır.

II. İŞTİRAK

İşbu suç yönünden suç ortaklığından bahsedilebilmesi için birden çok kişi tarafından gerçekleştirilen birden çok hareketin bulunması, faillerce gerçekleştirilen hareketlerin nedensel değer taşıması, failler arasında iştirak iradesinin bulunması ve tüm failler yönünden aynı olan suçun icra hareketlerine başlanmış olması gerekmektedir.

Başka bir ifade ile, iştirak hükümleri bu suç yönünden bir özellik göstermemekte olup, TCK m. 37 vd. hükümleri çerçevesinde koşulların oluşması durumunda iştirak halinde işlenebilen bir suçtur.

Kanun metninde belirtilen seçimlik hareketler, iştirak iradesiyle aynı anda yapılabileceği gibi; şeriklerin biri tarafından önce diğer şerik tarafından daha sonra gerçekleştirilmesi mümkündür.

Ayrıca, bulundurma eylemi kesintisiz suç özelliği gösterdiğinden ve bulundurma fiili gerçekleştiği zaman suç tamamlanmakta ve bulundurma hali sona erdiği zaman suç da sona erdiğinden, suç sona erene kadar iştirak mümkündür.

III. İÇTİMA

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, içtima hükümlerinin uygulanması bakımından bir özellik göstermemekte olup, genel hükümlere göre içtima hükümleri işbu suç yönünden uygulanabilir.

Nitekim, koşulları gerçekleştiği takdirde, bu suç bakımından zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir (TCK m.43/1 son cümle).

Suç seçimlik hareketli olduğu için, zincirleme suç şeklinde işlenen suçların her birinde farklı maddi unsurlar işlenebilir.

Özellikle, bu suçun işlenmesi neticesinde kişilerin ölmesi veya yaralanması halinde ayrıca bu suçlardan ceza verilmesi zorunlu olup, bu gibi bir durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.

F. SONUÇ VE KANAATİMİZ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 186. maddesi, henüz daha insan hayatı üzerinde bir zarar meydana gelmeden önce, tehlike aşamasında olası zararı önlemeye matuf bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede, Anayasal bir hak olan sağlık hakkının korunması zımnında son derece önemli ve yerindedir. Özellikle nüfusun artışıyla, kamuya arz edilen yiyecek ve içeceklerin de aynı şekilde artmış olması, işbu yiyecek ve içeceklerin üretiminde ve halka arzında gerekli denetimlerin daha sıkı bir şekilde yapılmasını da beraberinde getirmektedir.

Dolayısıyla kamu sağlığının korunması bağlamında, gerekli idari denetim mekanizmalarının azami bir şekilde işletilmesi, adli yönden de etkin bir soruşturma ve kovuşturma süreci gerçekleştirilerek, insan hayatını tehlikeye atan kişiler hakkında gerekli olan tüm tedbir ve yaptırımların tavizsiz bir şekilde uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

Av. Yücel Şentürk

F. KONUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 20. C.D. T. 1.6.2020 E. 2019/5270 K. 2020/2256

Yargıtay 20. C.D. T. 15.6.2016 E. 2015/14364 K. 2016/3831

Yargıtay 20.C.D. T. 25.1.2016 E. 2015/14096 K. 2016/317

Yargıtay 20. C.D T. 11.5.2016 E. 2015/14187 K. 2016/2955

Yargıtay 12.C.D T. 22.4.2014 E. 2013/18698 K. 2014/9759

Yargıtay 20. C.D. T. 25.9.2017 E. 2016/2442 K. 2017/4678

KAYNAKÇA

• İÇEL, Kayıhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2016

• ÖZBEK, Veli Özer, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş TEZCAN’a Armağan, C.21, Özel S., 2019, s. 95-119

• ÖZEN, Mustafa, ‘’Kamu Sağlığına Karşı İşlenen Suçlar’’ İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası C. 66 , 2. Sayı, 2008, s. 163 – 189

•KİZİROĞLU Serap Keskin, ’’Türk Hukukunda Gıda Suçları ve Kabahatleri’’, Prof.Dr. Duygun Yarsuvat’a Armağan-Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi IX/2 Özel S., 2012, s.135-156.

• www.lexpera.com.tr – www.kazanci.com.tr

Leave a comment

Bu web sitesi, web deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır.